Türkiye de gerçekten yerli ve milli üretim var mı? – Hasan YİĞİT
Son zamanlarda yerli ve milli üretim sözünü epeyce duyuyoruz. Hükumetin başlattığı ve son derece yerinde ve stratejik açıdan önemli olan bu söz ne kadar bize uygun veya bu sloganı ne kadar yerine getirebiliyoruz. Aslında hikayesi ta eskilere dayanan ‘yerli malı yurdun malı herkes ondan kullanmalı’ sözünü de pek çoğumuz hatırlayacaktır. Böyle bir şey geçmişten günümüze kadar arada bir hatırlatılmış olsa da acaba durum gerçekten böyle mi? Ürettiğimiz pek çok şeyin özü itibariyle ne kadarı bize ait? Sanayicilerimiz ve üretim yapan her sektördeki girişimcilerimiz gerçekten üretici mi?
Öncelikle güneş sektöründe yazılar yazdığım için bu konuya yerli ve milli bakımından biraz tatlı sert dokunmak istedim. Evet, özellikle güneş sektörü aslında bizim gibi enerji bağımlılığı yaşayan ülkeler için son derece önemli ve bir o kadar da stratejik olmalı. Bildiğimiz gibi güneş bedava bir enerji kaynağı dolayısıyla kimsenin değil. Ne Arap’ın petrolü ne de Rus’un doğal gazı gibi… Bildiğiniz bedava.
Peki, biz bu güneş gibi devasa enerji kaynağını ne kadar kullanabiliyoruz? Her şeyden önce şunu da sormak gerekir. Böyle bir enerji kaynağını elektriğe dönüştürmek için gerekli malzemelerin üretim aşamasının neresindeyiz? Yani ne kadarı yerli ve milli üretimden geçiyor?
Bunca yıldır bu sektörün içindeyim fakat ne yazık ki kullanılan panellerden tutun da eviricilere kadar pek çoğu yabancı üreticilerden sağlanıyor. Yani en azından ana kalemler ki bunlar işin parasal açıdan çoğudur. Dolayısıyla tamamına yakını yabancı menşelidir. Ne yazık ki burada yerli ve milli üretimden pek söz edemeyeceğim.
Peki, ülkemiz genelinde diğer sektörlerde durum nasıl? Kesinlikle bildiğiniz gibi güneş sektöründen hiçbir farkı yok. Kullandığımız eşyaların çoğu yabancı ve dış üretim. Çünkü çoğu fabrikalarımız montaj fabrikaları. Yurt dışından getirilen parçalar montajlayıp yine yurt içine veya yurt dışına satılmaktadır. Acaba bu ne kadar yerli ve milli? Bunun cevabını size bırakıyorum…
Gelelim asıl soruna, bunca sanayicimiz varken bunca girişimcimiz varken neden hala elin yaptığı ürünleri montajlayıp satmaktayız?
Yukarıdaki tabloya baktığımızda özellikle güneş enerjisinin potansiyelini görmekteyiz. Yıllık bazda güneş kaynaklı elektrik enerjisi oldukça yüksek bir değere sahip. Kaldı ki GES sektöründe daha yolun başındayız. Bu tabloya göre kıyaslama yaptığımızda daha % 10’una bile gelmediğimizi görüyoruz. Yılın ilk altı ayında iyi geçen kurulum çalışmaları ne yazık ki dövizin yükselmesiyle adeta durakladı. Bunun en büyük sebebi böylesi bir potansiyeli üretim malzemeleri anlamında hala desteklememiş olmamızdır.
Her şeye rağmen bazı güzel gelişmelerde olmuyor değil. Aldığım duyumlara göre 2019’da hücre üretimi yapacak birkaç yiğit olacak gibi görünüyor. Bu şirketlerden bazıları Malatya’da Ata Yurt İnşaat (Çalık Holding) ve Niğde’de EkoRe (Serhan Süzer). Bu iki şirket süper teşvik paketi aldılar. Bunlardan hariç 1. YEKA’yı kazanan Hanwha QCells-Kalyon şirketi ve sektörden HT-SAAE’ninde serbest bölge dışında hücre üretimi yapacağı konuşulmakta.
Yukarıda ki tabloda da 2017 sonu itibariye dünyada ki güneş sıralamamız görülmekte. Eğer yerli üretim konusunda kararlı ve girişimci olunursa bence gelecek birkaç yıl içinde ilk onda olabiliriz.
Sonuç olarak yerli ve milli üretimin önemini ve gerekliliğini her sektörde son altı ay içinde çok net bir şekilde gördük. Tüm sanayi derneklerinin ve girişimcilerinin özellikle enerji konusunda aceleci olması gerekiyor. İthalata dayanmayan tamamıyla kendi öz kaynaklarımızla yapacağımız yatırımlar olmazsa olmazımız olmalı. Değilse bir şoku daha kaldıramayabiliriz.
Yerli malı yurdun malı herkes ondan kullanmalı.(Ama önce üreterek)