Yeni Mezun olacak ve olmuş Mühendis adaylarına birkaç cümle söylemek istiyorum – Hasan YİĞİT
Yeni Mezun olacak ve olmuş Mühendis adaylarına birkaç cümle söylemek istiyorum. Bu yazıyı yazmamın nedeni bardağın taşması…
Birkaç gündür bir Enerji Sistemler Mühendisi tarafından özelden bana mesaj göndererek Enerji Sistemler Mühendisleri için neden bir şey yapmıyorsunuz yazılarla tacizler yaşamaktaydım. En son bardağı taşınan olay bir haber paylaşımın altına yorum olarak yazması oldu “Hasan Bey sizden bir ricam olmuştu tüm Enerji Sistemler Mühendisleri adına. Bu ricama ne yorumlar ile ne de mesaj ile geri dönüş yaptınız. Sorunlar ele alınmadıktan ve bizler mağdur olduktan sonra affedersiniz de yemişim bankayı yemişim direktörü!..”
Bu arkadaşı engelledim.
Özelden iş bulabilir misiniz diyen bu tür mesajlar çok almaktayım. Bu mesajlara hiç cevap vermem ve ileride de vermeyeceğim.
Almanya’da bize Orta Okul ve Lise’de öğretmenlerimiz; “Bizim işimiz sizi vahşi ormanda yaşamak için eğitmektir.” ifadesinde bulunurlardı.
İş için bana yazmayınız. Ben tanımadığım bir kişiye nasıl referans olabilirim?
Bu gelen mesajlardan dolayı ve LinkedIn’deki sınırlamadan dolayı öğrenci ve yeni mezunları onaylarken çok titiz eleme yapmaktayım. Beni soğuttunuz ve sizlere karşı soğukluğum 0 Fahrenheit’a kadar düştü.
Burada başarılı ve kendi gayretleri ile yükselebilen Mühendis kardeşlerimiz de var, bunu söylemek lazım. Burada iki tanesini paylaşmak istiyorum. Biri Vural Cantuğ Akkaş ve biri de Gülistan Teoman kardeşimiz.
Benim tavsiyem, üniversiteden çıkınca havalara girmeyiniz ve 3000-4000 TL maaş beklemeyiniz. Örnek olarak; Gülistan kardeşimiz üniversite bitince 1 yıla yakın süre asgari ücretle mühendis kimliğinde çalıştı ve kendisini o 1 yıl içinde eğitti. Ve 3 yıl içinde Sedef Budak Hanım’ın öncülüğündeki TWRE (Turkish Women in Renewable Energy)’nin Solarex Oturumu’nda konuşmacı olarak katıldı.
İstediğiniz zaman başkalarından yardım almadan, başarı ile merdivenini çıkabilmenin örneği bu iki kardeşimiz. İki kardeşimizde Enerji Sistemleri Mühendisi.
Bu hale gelmenin bana göre sorumluları ilkokul, orta okul ve lisedeki öğretmenlerimiz ve anne ve babalarımız.
Almanya’da birinci sınıfta öğretmenimiz bunu demişti; “En iyi arkadaşın, en büyük düşmanındır.” Anlamayanlara kısaca şöyle anlatıyım; bir iş görüşmesinde son ikiye en iyi arkadaşınızla kalırsanız ne olacak? “Kanka, ben senin için bu işten vazgeçiyorum mu diyeceksiniz?”
Öğretmenlerimizin öğrencileri vahşi ormana alıştırmaları gerekir. Hayat pembe değildir, hayat savaştır.
Anne ve babalardan bir ricam var; liseden sonra çocuklarınıza desteği bırakın, kendi ayakları üzerine yaşamayı öğrensinler.
Ben 16 yaşında okulun yanında bulunan SATURN mağazasının müzik mağazasında çalışmaya başladım. 14 yaşındayken, Atletizm yaptığım ASV Köln takımının spor salonunda kardeş takımı olan SATURN Mağazasının Almanya Basketbol 1’nci Lig takımı BSC Saturn Köln lig maçlarını orada oynamaktaydı. Yeni bir sezon başında, maçlarda oyuncu yere düşünce bir çocuk gelir ya ve yeri temizler. Bu işi yaparak bu mağazada çalışma imkanı yakaladım. İşte, ben vahşi ormanda hayat savaşıma böyle başladım.
Burada anne-babalar çocuğuma bir şey olmasın demelerinden, çoğu öğrencilerimiz asıl hayatın ne olduğunu bilmiyorlar. Sonunda vahşi ormanda kayboluyorlar.
Öğrenci arkadaşlarımıza ve yeni mezun arkadaşlara bir çift sözüm var: Babalarınız, anneleriniz sizin sorunsuz okumanız için emeklilik haklarını çoğu zaman kullanmıyorlar ve sizin için çalışıyorlar. Bir onları düşünün, onların emekli olma hakları yok mu? Kendi ayaklarınız altında yaşamayı liseden sonra öğrenin…
Geri dönelim SATURN zamanıma, SATURN mağazasının sahibinin iki kızı vardı, okulun yanında cumartesi günleri onlar da müzik mağazasında çalışıyorlardı. Kızlardan biri 18 yaşına gelince, ehliyet aldıktan sonra babası ne dedi biliyor musunuz? Yaz tatilinde 6 hafta bir yere gitmiyorsun burada çalışıyorsun, yaz tatili sonrası arabanı alıyorum. Kızlar üniversiteye başlayınca kendi harçlıklarını çıkarabilmek için babaların müzik mağazasında bizlerle beraber devamlı çalıştı. Müzik mağazası o yıllarda (80’li yıllarda) dünyanın en büyüğüydü, müzik mağazasının büyüklüğü 5M Migros mağazası büyüklüğünde bir yerdi.
Bu yazımın sonucu, size hiç kimse altın tepside iş vermez, kendiniz yapmayı öğrenin.
Velilerden de isteğim, çocuğunuza liseden sonra maddi desteği çekin. Kendi ayakları üzerinde yaşamayı öğrensinler. Yoksa çocuğunuza iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.
Yazımı bu sözler ile bitirmek istiyorum. Üniversite diploması mesleki diploma değildir, üniversite diploması kendini eğitilebilme diplomasıdır. Kendini eğitmeyen mezunun, mühendis olma hakkı yoktur. Kendisini eğitebilen mühendis, Tıp ve Hukuk’tan (Enerji Hukuk hariç) hariç her şey yapabilme potansiyeline sahiptir.
Kaynak: https://www.enerjiportali.com/yeni-mezun-esmlere-tavsiyelerim/